harap

harap
English Definition: see harap1 see harap2 see harap3
--------
(1)
English Definition: (noun) front (adv) (sa harap) in front of, before (the class)
--------
(2)
Active Verb: magharap
Passive Verb: harapin
English Definition: (verb) to face
Examples: 1) Magharap kayong dalawa. (Both of you should face each other.) 2) Harapin mo ang iyong problema. (Face your problems.)
--------
(3)
Active Verb: humarap
Passive Verb: iharap
English Definition: (verb) to face
Examples: 1) Humarap ka sa kanila. (You face them.) 2) Iharap mo ang iyong mukha sa kanila. (Show your face to them.)

Tagalog-English dictionary. 2014.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • harap — HARÁP, harapi, s.m. v. arap. Trimis de gall, 06.02.2009. Sursa: DEX 98  HARÁP harápi m. v. ARAP. Trimis de siveco, 23.09.2007. Sursa: NODEX …   Dicționar Român

  • harap — sf., bı, Ar. ḫarāb 1) Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran Duvarları yıkılmış, çatıları yanmış, harap bir köyün hizasına gelince yaver atından atladı. Ö. Seyfettin 2) Bitkin, yorgun, perişan Kiraz yemekten insanlar harap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harap etmek — harap duruma getirmek Ona zamanın harap edemeyeceği bir abide yapmak istedi. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harap olmak — harap duruma gelmek, haraplaşmak, perişan olmak Parkın eski güzelliği kalmadı, ne kadar harap oldu. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harap düşmek — kötü bir durumla karşı karşıya kalmak Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harap — m IV, D. a a. u, Ms. harappie; lm M. y 1. «bicz z krótką rękojeścią i długim splecionym rzemieniem» Obić harapem. 2. ndm łow. «okrzyk myśliwych nawołujących psy, zwłaszcza dla odpędzenia ich od ubitej zwierzyny» ‹niem.› …   Słownik języka polskiego

  • kendini harap etmek — sıkıntı veya üzüntüden perişan olmak Daha burada kendini harap edersen yukarılarda ne halt edeceksin? R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hâli harap olmak — bitkin, perişan olmak, kötü duruma düşmek Sınıfı geçmezse hâli haraptır …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çöle dönmek — harap olmak, bozulmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başına yıkmak — harap etmek, zor durumda bırakmak Babamın evinden çıktım / Evini başına yıktım. Halk türküsü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • DİL-İ VİRAN — Harap gönül, yıkık gönül …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”